OSMANLI DONEMİ REVAN EYALETİ TAPU-TAHRİR DEFTERLERİ
Gerginlik içinde geçen Osmanlı-Safevi ilişkileri sonucu 16. yy sonu-17. yy. başları ile 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında, Safevi devletinin Kafkasya bölgesindeki eyaletleri Osmanlı idaresine geçmişlerdi. Osmanlı idaresine katılan Safevi devleti eyaletlerinden birisi de Çukursa'ad adı ile bilinen Revan eyaleti olmuştu.
Osmanlı dönemi Revan eyaletinin sosyal-ekonomik durumu hakkında olan bilgiler yalnız Osmanlı kaynaklarında olduğundan ve Türkiye'nin arşivlerinde bulunan bu kaynakların da elimizde olmamasından dolayı ele aldığımız konu araştırılmamış bulunmaktadır.
Osmanlı dönemi Revan eyaletinin idaresi ile ilgili bazı belgeler, Sofya şehrinde Kiril ve Mefodi kütüphanesindeki 1603 tarihli "Defter-i sicil-i liva-i Revan" ve Yerevan'da, Matenedaran'da bulunan 1725 ve 1728 tarihli olmak üzere Revan eyaleti Karbi nahiyesi Üçkilise köyünün Osmanlı idaresi yıllarındaki durumunu gösterir iki belge bulunmaktadır. Bu belgeler, değerli olmalarına rağmen, Osmanlı dönemi Revan eyaleti hakkında ayrıntılı bilgi almak için yetersizdir.
Tebliğimizin konusu olan Osmanlı Tapu-Tahrir Defterlerinin hepsi İstanbul' da, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde (BOA) bulunmaktadırlar. İkisi mufassal, dördü icmal, birisi de sicil olmak üzere Revan eyaleti ile ilgili Osmanlılar yedi defter tertip etmişlerdi4. Tebliğimizde bu defterlerden 1590 ve 1728 tarihli mufassal, 1593 ve 1728 tarihli icmal defterlerini ele alacağız.
Tapu-Tahrir Defterlerinin içeriğine geçmeden önce onları tanıtalım.
1. Defter-i mufassal-i eyalet-i Revan: Defterin tertibi üzerindeki iş muharrem 990 (Kasım 1590) tarihinde bitirilmişti. Bu defter 393 sayfadır (sayfa 15, 95, 98-99, 131, 134, 137-138, 157, 163, 181, 197-199, 213, 239, 253, 259, 325, 329, 339, 366367, 387'de yazı yoktur). Defter tuğrasızdır. Dua (s. 2-3) ile başlayan bu defterin, Revan eyaletinin sosyal ve ekonomik hayatının birçok yönleri ile ilgili bir kanunnamesi (s. 4-12) de vardır. Rakamlar, "erkam-i divaniye" ile yazılmışa.
2. Defter-i icmal-i eyalet-i Revan: 1593 tarihli bu defter 341 salyadır (sonuncu 341. salya boştur). Defterin ilk sayfasında Sultan III. Murad'ın tuğrası vardır. Rakamlar bu defterde de "erkam-i divaniye" ile yazılmıştı. İcmal defterin tertibi zamanı belli olan prensip bozulmuştu: Zeametlerden sonra timarlar hakkında verilen bilgi bitmeden tekrar zeametler üzerine dönülmüş ve bundan sonra yine timarlar hakkında olan bilgiler verilmeye devam ettirilmişti. Bu prensip bütün nahiyeler üzre böyledir.
3. Defter-i mufassal-i eyalet-i Revan: H. 1140/1728 tarihlidir. Sultan III. Ahmed' in tuğrası çekilmiş bu defterin kanunnamesi yoktur. Defter 19.6.1140/ 3.2.1728 tarihinde yürürlüğe girmişti. 583 sayfalık bu defterin bazı sayfalarında (21-23, 102105, 216-223, 241-243, 262-263, 285-287, 313-317, 336-337, 349-353, 389-393, 440449, 530-532) yazı yoktur.
4. Defter-i icmal-i eyalet-i Revan: Aynı eyaletin mufassal defterinin bitirilmesinden kısa bir süre sonra (2.9.1140/13.4.1728 tarihinde) icmal defter de tam şekilde hazırlanmıştı. Sultan III. Ahmed'in tuğrası olan bu icmal defterinin 1593 tarihli icmal defterinden farklı yönü, onun son sayfasında (s. 170) hass-ı hümayun, mir-i miran hassı, zeamet ve timarların, "ma'mur" ve "hali" köylerin sayısının da özet şeklinde eklenmesidir.
Bu defterler Osmanlı dönemi Revan eyaletinin idari taksimatı, demografisi, toponimisi, şehir hayatı, sosyal ve ekonomik hayatın diğer yönlerine açıklık getirir kaynaklardır. Fakat bir tebliğde bütün bu konuları ayrıntıları ile ele almak mümkün olamayacağı için sözünü ettiğimiz konulan özet şeklinde açmayı uygun buluyoruz.
Safeviler döneminde Çukursa'ad beylerbeyiliği olan Revan eyaletinin idari taksimatı hakkında bilgiler çok azdı. "Tazkiratü'l-mülük" da Nahçıvan tümeni, Maku, Zaruzebil, Sederek, Bayezid, Şadilli, Dünbüli, Mearberd hakimliyinden oluşan Çukursa'ad beylerbeyliği, 1590 tarihli mufassal defterde, Revan eyaleti olarak şöyle taksimada anılır:
10 nahiyesi (Revan, Karbi, Karni, Vedi, Aralık, Talin, Ermus (?), Abnik (?), Abaran, Şarabhane) olan Revan livası ve 16 nahiyesi (Mevazi-i Hatun, Dereşam, Dereşahbuz, Bazarçayı, Mülk-i Arslanlu, Karabağ, Şerur, Ağçakale, Ordubad, Azadciran, Şorlut, Derenürgüt, Zar, Zebil, Elince, Sisyan) ve 1 kazası (Nahçıvan) olan Nahçıvan livası.
Bununla beraber 1590 tarihli mufassal defterin fihristinde nahiye olarak geçen birçok bölge defterin içinde kaza olarak yazılmış:
OSMANLI DÖNEMİ REVAN EYALETİ TAPU-TAHRİR DEFTERLERİ: Söylediklerimiz Revan (s. 24), Şerur (s. 162, 165), Ağçakale (s. 180, 182), Talin (s. 244), Aralık (s. 264) bölgelerine aittir.
1603 tarihli "Defter-i sicil-i liva-i Revan"da ise Revan livasının idari taksimatında bazı değişikliklerle karşılaşıyoruz. Yeni nahiyeler arasında Şerur, Elince, Bergüşad, Urut ve Nahçıvan nahiyelerinin adı geçer.
1728 tarihli mufassal defterde ise idari taksimat şöyle idi:
12 nahiyesi (Kırkbulak, Karbi, Dereçiçek, Abaran, Sürmeli, Igdır, Aralık, Sederek, Maku, Şerur, Vedi, Karni) olan Revan livası ve nahiyesi olmayan Şüregel livası.
Görüldüğü gibi, Osmanlı dönemi Revan eyaletinin taksimatında idari bakımından değişiklikler olmuştu. 1603 tarihinde anılan Bergüşad nahiyesi Gence-Karabağ eyaletine bağlanmış, 16. yy'ın sonunda Zengezur ve Bergüşadla beraber nahiye olan Urat nahiyesinin ise 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında hangi eyalete bağlanmasına dair kesin bir bilgimiz yok. Bundan başka idari taksimatta yeni nahiyeler Hınzırek, Gökçe, Mezre'a nahiyeleri yaratılmış, Talin, Ermus (?), Abnik (?), Şarab-hane adlı nahiyeler kaldırılmış, Şerur nahiyesi Nahçıvan livasından çıkartılıp Revan livasına bağlanmıştı. Aynı zamanda şunu da gösterelim ki, 1727 tarihinde Nahçıvan livası için Osmanlılar ayrıca bir mufassal defter tertip etmişlerdi.
16.yy sonunda 1.883 köyü, 62 mezre'ası, 5 çiftliği ve 1 zemini olan Revan eyaletinde 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında bazı idari, arazi, sosyal ve ekonomik değişimler sonucu yerleşim meskenlerinin çeşidinde değişiklikler ortaya çıkar. Köy sayısı 1527'ye düşmüş, mezre'a sayısı 113'e çıkmış, 105 köy "hali" olmuş, 51 kışlak ve 7 yaylak deftere kayıt olunmuştu.
Osmanlı dönemi Revan eyaletinde ziraatın durumuna gelince, bunun komşu Gence-Karabağ, Tiflis eyaletleri, hatta Nahçıvan sancağındaki gibi gelişmiş bir seviyede olmadığını söyleyebiliriz. Gerek 16.yy sonunda, gerekse 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında Revan eyaletinde ekilen hububatın (buğday, arpa, darı, nohut, mercimek, mahlut) çeşidinde hiçbir yenilik olmamıştı. Her iki mufassal deftere göre, Revan eyaletinde üzümcülüğün çok gelişmiş olduğunu görüyoruz. Revan eyaletinde Hıristiyan nüfusun da yaşamasına rağmen, domuzculuk pek yaygın olmamış, Terekeme, Alpaud, Nöker, Bayat taifeleri, Dünbüli, Fermanlu, Kamerlu, Reyhanlu, Pirli, Neçlü, Kuzucu, Kuzugüdenlü cemaatleri şeklinde de yaşayan Türk-Müslüman nüfusun koyunculukla uğraşması çok yaygındı.
Revan eyaletinin adalede idare edilmesi ve istikrarın temin edilmesi için 1593 tarihinde kanunname tertip ediliyor. Bu kanunnamede gerek Müslüman, gerekse Hıristiyan reayadan alınacak vergiler, onların miktarı ve toplanma kaideleri belirlenmişti. Resm-i çift, ispençe, resm-i dönüm, cebe, bennak, mücerred vergilerinin alınması kaidelerinin, Sultan I. Süleyman Kanuni dönemi kaidelerinden farklı yönü yoktu11. Resm-i ağnam (2 koyuna 1 akçe), resm-i asiyab (çalışanlar için ayda 5 akçe), resm-i ağıl (her sürüden kışlama için 1 koyun), deştibani (her haneden maktu olarak alınması yasak olunmuş bu vergi davar sahibinden 5 akçe cerime olarak kayd olunmuştu), üşr-i asel (iyi kovandan 2 akçe, orta hallisinden 1 akçe), resm-i arusane (kız için 60 akçe, dul için 30 akçe), adam öldürenlerin cezasının verilmesi, zina edenlerin cerimesinin alınması ile ilgili kaideler de açıklanmıştı12. Ayrıca ihtisab ("eksük satılan nesneden dirhem başına bir akçe cerime alınub..."), asesiyye ("ehl-i muamele dükkanlarından her ayda 2 akçe, ehl-i hıref dükkanlarından 1 akçe alına..."), bac-i bazar-i gaile ("buğday ve arpa şehire gelüb satılsa her müd'de buçuk kile alına. Sair hububat dahi böyledir. Un gelüb satılsa her yük altı kile olduğu takdirce satandan yükde iki akçe alma...") için kanunnamede özel bir fasıl ayrılmıştı.
Revan eyaled şehir çarşılarında satılacak mal ve eşya için bac rüsumların alınmasının yoluna koyulmasına da fikir verilmişti. Satılmış çeşidi kumaş ve emtianın gelirinden % 2 (100 akçede 2 akçe) rüsum alınırmış. Eğer bu mallar ubur edilecekse, at yükünden ikişer akçe, deve yükünden ise 4 akçe alınmalıymış. Satılmak için getirilmiş bal, yağ, yaş ve kuru meyve, basdırma, pirincin her nügisinden 2 akçe, kapanda vezn olunursa, at tayından 1 akçe, deve tayından 2 akçe alınmalıymış. Diğer satılacak mallar için gerek alan, gerekse satandan rüsum alınırmış. Örneğin, esir satıldığı halde alan da, satan da dörder akçe, at, katır, camus ve kara sığır satıldığı halde aynı şekilde her iki taraf ikişer akçe vermeliymişler16.
Alınması kaideleri bu tür titizlikle açıklanmış vergi, rüsum ve haclardan temin edilen gelir eyaletteki dirlikler arasında paylaşılmıştı. lö.yy'ın sonunda Revan eyaletinde 254 zeamet ve 1.013 timar var idiyse17,18.yy'ın 20-30'lu yıllarında zeametlerin sayısı 16'ya, timarların sayısı ise 505'e düşmüştü. Aslında bu tür değişim timar ve zeametlere bağlanan köylerin sayısının artması ile değil, tam aksine; 16.yy sonunda olduğu gibi, örneğin, dinarların gelirinin 1.500-3.000 akçe arasında olduğunu görmekteyiz. Bu ise timarların kılıç halinde bulunmasını göstermektedir. 16.yy sonunda timar ve zeametlere bağlı olan köylerin birçoğu 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında hass-i hümayuna bağlanmışlardı. Örnek olarak gösterelim ki, 16.yy sonunda hass-i hümayuna bağlı 23 köy vardıysa, 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında 708 köy, 33 mezre'a, 8 yaylak ve 2 kışlak geliri hass-i hümayuna dahil edilmişti.
Hass-i hümayuna bağlanan gelir kaynaklarının coğrafyası da genişlemişti:
1593 tarihinde 10 nahiyeden gelir temin eden hass-i hümayunun 1728 tarihli icmal defterine göre, gelir kaynağı 15 nahiyeye yayılmıştı.
Dirliklerin gelir kaynağına gelince, 16.yy sonunda timar ve zeametlerin gelirini hasslarda olduğu gibi öşür ve resimler oluşturmuş idiyse, 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında timar ve zeametlerin kaynağında esaslı bir değişim olmamasına karşılık, hassların kaynağına geniş ölçüde mukataalar da eklenmişti. Bu gelir kaynağı bu dönemde o kadar etkili idi ki, Revan eyaletindeki hass-i hümayunun tüm gelirinin (9.013.799 akçe) % 23,7 (2.130.000 akçe) şemhane, boyahane, sabunhane, debbağhane, ka-sabhane, gümrük vb. mukataaların geliri teşkil ederdi. Böyle olduğu halde, gelirleri düşük olan timar ve zeamet sahipleri gelirleri karşılığında üzerlerine düşen vazifeyi yapmaktan vazgeçmeğe çalışırlardı. Örneğin, 23.12.1003 (29.8.1595) tarihli Şirvan beylerbeyisine yazılmış hükümde, Revan eyaletinin 2 bin kadar timar ve zeamet sahipleri, "üç seneye değin muhafazaya (Demirkapuya-H.M.K.) ferman olunup, lakin muhafaza-i mazbura varmamak içün her biri bir tarikle emr-i şerif ihraç etmişlerdir", diye yazılmıştı. Demirkapuya gitmek için iki ay zaman verilmişti; bu süre bittikten sonra, yoklama yapılıp, "mevcud bulunmayanların timarların mustahıklı olup ol canibde hizmet edenlere arz olunmak emr edüp...", buyurulmuştu.
Osmanlı idaresinin özelliği olan, Osmanlı öncesi kaidelerinin bozulmaması prensibi, Revan eyaletinde de ortaya çıkar, vergiden serbest ve "ehl-i ilm" olanlara, Osmanlılara "yoldaşlık ve yararlık" gösterenlere, ünlü şeyhlere, seyyidlere ve onların evladlarına vakıf işleri ile uğraşanlara imtiyazların verilmesi (genel olarak, vergilerin maktu şeklinde alınması), muaf olanları vergi vermekten serbest bırakılmaları 1590 tarihli mufassal defterde yer almıştı.
Tekalif-i örfiyyenin maktu şeklinde alınması gelişigüzel şekilde değil, beylerbeyi ve kadı tarafından yazılmış mektuptaki esaslandırmaya dayanarak yapılırdı. Örneğin, Nahçıvan şehri ahalisinin ziraatına suyun yetersizliği ve vergilerin maktu şeklinde alınması ricası Erzurum beylerbeyisi Hasan Paşa ve Nahçıvan kadısı Mevlana Cenneti'nin mektubunda şöyle açıklanmıştı:
"... şehre cari olan su ancak bağlarına vefa eder. Ekinleri suya muhtaçtır. Yağmur olmadığı senelerde ziraatleri olmaz mahsullerinin "haraç için vefa etmediğini gösterene mektubun yazarları, "Ak-koyunlu padişahlarından berü şehir halkının ziraatlerinden öşr alınageldiği üzere ziraatlerinden uşr ve bağları hakk-ı kararı üzere maktu kayd... " olunmasını rica ederler. Maktu şeklinde vergi ilim adamlarından da alınırmış.
Bunun üzerine olan emirler genellikle şu şekilde biterdi:
"...bu makule ülema ve sülehanın tasarrufunda olan yerleri maktu kayd olunmak babında varid olan emr-i ali muce-bince..".
Vergiden serbest bırakılanlar genellikle şeyh ve seyyid evladlan olmuştu. "Selatin-i bayındıriyye ve Kızılbaşdan" ve "selatin-i selefden" muaflıkları hakkında olan temessüklere dayanan Osmanlılar şeyh ve seyyid evladlarmı tekalif-i örfıyyeden muaf tutmuşlardı. Bunlardan bir grubu Şeyh Yusuf (ibn Kuseyr ?- H.M.K.)'un defn olunduğu Nahçıvan nahiyesi Yollu köyünde oturan ulema, süleha ve fakir evladla-rına "selaün-i bayındıriyye ve kızılbaşdan ellerinde muafnameleri olmağın temes-sükleri mucebince muaf olmaları... " kabul olunmuştu. Yine aynı nahiyenin köyünde oturan 4 seyyid de "selaün-i selefden" aldıkları temessüklere esasen tekalif-i örfıyyeden muaf tutulmuşlardı.
Revan eyaletinde 16.yy sonunda vakıfların tesisi ve şardarının Osmanlılar döneminde deftere kayd olunması da olmuştu. 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında ise böyle faaliyetle karşılaşmıyoruz. Vakıf tesisi bu dönemde sadece Nahçıvan sancağında olmuştu. 1593 tarihli mufassal deftere göre, Osmanlılar, onlardan önce olmuş bütün vakıfların şardarını kabul edip, deftere kayd etmişlerdi. Nahçıvan kadısı Mevlana Süleyman Nahçıvan civarındaki 2 kıt'a üzüm bağlarının 5 akçe yıllık vergisini sahib-i arza verdikten sonra, geri kalan gelirin Nahçıvan'da, cami-i kebirde yaptırdığı iczahanenin ve yine Nahçıvan'daki Şeyh Emineddin mescidinin "mesarifıne sarf olunmak üzere vakf eyledüğü ber muceb-i vakfiyye kayd-i defter" olunduğu mufassal defterde yazılıdır. Bidis hakimi Şeref Han'ın ve Maku Sancakbeyi Evez Bey'in yazdıkları mektuba dayanarak "kızılbaşla muharebe ve mukatele" eden, Osmanlılara "yoldaşlık ve yararlık" gösteren, Nahçıvan ayanından ve Emir Ziya ül-Mülk'ün evladından olan Mevlana Muhammed'in, Nahçıvan nahiyesinin Cehri, Kıvrak köyleri ve Nürgüt mezre'asının onun vakfı olduğu hakkında "elinde selatin-i maziden temessükleri" olduğu için adı geçen köyler ve mezre'a evlad vakfı olarak deftere kayd edilmişti. Karabağ nahiyesindeki Acısu çiftliği de cami-i şerifin vakfı olduğu hakkında 1593 tarihli mufassal defterde bilgi verilmişti. Vakfın şartlarına göre, bir kimse bu çifdiği ziraat edecek olursa, "resm- ve gayrisine cami-i mezburda imam, hatib ve müezzin olanlar beratları mucibince vazifelerine göre mutasarrıf olmak üzere ber mucibi vakfiyye kayd-i defter" olunduğu yazılıdır. Veya Ordubad kadısının vakfını ele alalım. Hüccet-i şeriyyeye göre, Kadı Bagi Efendi vergisini maktu olarak sahib-i arza verdikten sonra, gelirinin geri kalan kısmını büsbütün "Nahçıvan'da cami-i kebirde hergün Kuran-i azimden ba'zı cüz-i şerif telavet edenlere ve Nahçıvan'da vaki Şeyh Emineddin Mescidi'nin mesarifine sarf olunmak üzere vakf eyledüğü kayd-i defter" olunduğu mufassal deftere yazılıdır.
Osmanlı idaresinin Revan eyaleti şehirlerinin, özellikle Revan, Nahçıvan ve Ordubad'ın şehir hayatına bir canlılık getirdiği hissedilmektedir. Tahrip olunmuş şehirlerin ma'mur hale getirilmesi, savaş sonrası Osmanlı idaresinde esas yer tutuyordu. 1593 tarihli kanunname, ticari hayatın canlandırılması ve nizamlandırılması, vakıfların geniş ölçüde yaygın oluşu, cami ve mescidlerin, kale duvarlarının inşaatı vb. işler şehir hayatına yeni bir ruh getiriyordu.
Tapu-Tahrir Defterleri Revan eyaleti şehirlerinin demografik durumu, topografisi, mimari abideleri vb. hakkında geniş ve bize belli olmayan bilgiler vermektedirler. 16.yy sonunda bütün eyaletin nüfusu, her aile 5 kişi olmak üzere 43.780 idi. Bunun da % 10,9'nu şehir nüfusu teşkil etmişti. Şehir nüfusu içinde % 42,1 Revan şehrinin, % 29,3 Nahçıvan şehrinin, % 28,6 ise Ordubad şehrinin payına düşüyordu.
18.yy'ın 20-30'lu yıllarında Revan eyaletinin nüfusunun sayısı, Nahçıvan sancağı da dahil, 103.694 olmuştu. 16.yy sonlarına kıyasla iki defadan fazla artmış, eyalet nüfusunun % 9'nu şehir nüfusu teşkil etmişti. Bunun da % 3,3 Revan şehrinin, % 2 Ordubad şehrinin ve % 0,6 Nahçıvan şehrinin payına düşüyordu. Şehir nüfusu sayısında azalma sadece Nahçıvan şehrinde görülmektedir. Revan ve Ordubad şehirlerinin nüfusunun 1593 tarihine kıyasta artmasına rağmen, kırsal kesimde nüfusun artması 1639-1723 tarihlerinde Osmanlılarla Safeviler arasında barışın olması ve ziraat için uygun koşulların yaranması ile de açıklamak mümkündür.
Şehir topografisine gelince, 1593 ve 1728 tarihlerindeki durum arasında epeyce fark vardı. 1593 tarihinde Revan şehri 6 mahalleli (Mardiros, Mezere/?/, Küçük Kayık, Iyali, Börkçü Ohan, Dereköy), Nahçıvan şehri 11 mahalleli (Kadı-i Cihan/Hoca Mirihan, Seyyid Hüseyin, Molla Ahmed, Mirzabey/Mahalle-i Cami, Şahab, Künbed/Nur-i Kemanlar, Bala, Hocabey, Huzemerk, Tizhiran, Kale, Ma-halle-i Gebran), Ordubad şehri ise 5 mahalleli (Mingis, Kürdetal/Meydan, Anba-ras, Serşeher, Müslimlerle gayri Müslimlerin beraber oturdukları mahalle-i era-mine) şehirler idiler. 1728 tarihli mufassal deftere göre, Revan şehrinde 4 (Köhne Şehir, Timurbulak, Derekendi, Depebaşı), Nahçıvan şehrinde 2 (Yukarı ve Aşağı), Ordubad şehrinde ise 4 (Anbaras, Serşeher, İçterenge, Mingis) mahalle kalmıştı. Şehir mahallelerinin azalması, nüfusunun göç etmesi ile değil, onların birleşmesi sonucu yeni bir ad almaları ile de açıklanabilir.
1593 ve 1728 tarihli mufassal defterler, Revan eyaleti şehirlerindeki dini abideler hakkında da bilgi veriyorlar. 1593 tarihinde Nahçıvan şehrinde 3 cami ve 7 mescid (Cami-i Kızıl Arslan, Cami-i Mehmed Kethüda, Cami-i Şerif, Mescid-i Ağa, Mescid-i Hoca Halil, Mescid-i Keçeci, Mescid-i Mahalle-i Ahmed, Mescid-i Sultan Mahmud, Mescid-i Ismayılan, Mescid-i Hacı Sani, Mescid-i Basri, Mescid-i Şeyh Emineddin, Mescid-i Etmelik, 17.yy ortalarında ise Evliya Çelebi'ye göre burada 70 cami 40 mescid, 18. yy'ın 20-30'lu yıllarında Sultan Murad Camisi, Hazret Paşa Camisi, Ordubad şehrinde ise Sultan Murad Camisi varmış.
Tanıttığımız Osmanlı Tapu-Tahrir Defterlerinin verdiği bilgileri, Safevi dönemine ait kaynakların olmamasından dolayı, Osmanlı öncesi bilgilerle karşılaştırmalı şekilde inceleyemiyoruz. Fakat Revan eyaleti ile ilgili BOA'da daha üç Tapu-Tahrir Defterinin ve yüzlerce belgenin olması, bize bir zamanlar Osmanlı dönemi Revan eyaletinin durumu hakkında özel bir araştırma ümidini vermektedir.
Kaynakça
Kitap: XII. TÜRK TARİH KONGRESİ
Yazar: TÜRK TARİH KURUMU
Gerginlik içinde geçen Osmanlı-Safevi ilişkileri sonucu 16. yy sonu-17. yy. başları ile 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında, Safevi devletinin Kafkasya bölgesindeki eyaletleri Osmanlı idaresine geçmişlerdi. Osmanlı idaresine katılan Safevi devleti eyaletlerinden birisi de Çukursa'ad adı ile bilinen Revan eyaleti olmuştu.
Osmanlı dönemi Revan eyaletinin sosyal-ekonomik durumu hakkında olan bilgiler yalnız Osmanlı kaynaklarında olduğundan ve Türkiye'nin arşivlerinde bulunan bu kaynakların da elimizde olmamasından dolayı ele aldığımız konu araştırılmamış bulunmaktadır.
Osmanlı dönemi Revan eyaletinin idaresi ile ilgili bazı belgeler, Sofya şehrinde Kiril ve Mefodi kütüphanesindeki 1603 tarihli "Defter-i sicil-i liva-i Revan" ve Yerevan'da, Matenedaran'da bulunan 1725 ve 1728 tarihli olmak üzere Revan eyaleti Karbi nahiyesi Üçkilise köyünün Osmanlı idaresi yıllarındaki durumunu gösterir iki belge bulunmaktadır. Bu belgeler, değerli olmalarına rağmen, Osmanlı dönemi Revan eyaleti hakkında ayrıntılı bilgi almak için yetersizdir.
Tebliğimizin konusu olan Osmanlı Tapu-Tahrir Defterlerinin hepsi İstanbul' da, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde (BOA) bulunmaktadırlar. İkisi mufassal, dördü icmal, birisi de sicil olmak üzere Revan eyaleti ile ilgili Osmanlılar yedi defter tertip etmişlerdi4. Tebliğimizde bu defterlerden 1590 ve 1728 tarihli mufassal, 1593 ve 1728 tarihli icmal defterlerini ele alacağız.
Tapu-Tahrir Defterlerinin içeriğine geçmeden önce onları tanıtalım.
1. Defter-i mufassal-i eyalet-i Revan: Defterin tertibi üzerindeki iş muharrem 990 (Kasım 1590) tarihinde bitirilmişti. Bu defter 393 sayfadır (sayfa 15, 95, 98-99, 131, 134, 137-138, 157, 163, 181, 197-199, 213, 239, 253, 259, 325, 329, 339, 366367, 387'de yazı yoktur). Defter tuğrasızdır. Dua (s. 2-3) ile başlayan bu defterin, Revan eyaletinin sosyal ve ekonomik hayatının birçok yönleri ile ilgili bir kanunnamesi (s. 4-12) de vardır. Rakamlar, "erkam-i divaniye" ile yazılmışa.
2. Defter-i icmal-i eyalet-i Revan: 1593 tarihli bu defter 341 salyadır (sonuncu 341. salya boştur). Defterin ilk sayfasında Sultan III. Murad'ın tuğrası vardır. Rakamlar bu defterde de "erkam-i divaniye" ile yazılmıştı. İcmal defterin tertibi zamanı belli olan prensip bozulmuştu: Zeametlerden sonra timarlar hakkında verilen bilgi bitmeden tekrar zeametler üzerine dönülmüş ve bundan sonra yine timarlar hakkında olan bilgiler verilmeye devam ettirilmişti. Bu prensip bütün nahiyeler üzre böyledir.
3. Defter-i mufassal-i eyalet-i Revan: H. 1140/1728 tarihlidir. Sultan III. Ahmed' in tuğrası çekilmiş bu defterin kanunnamesi yoktur. Defter 19.6.1140/ 3.2.1728 tarihinde yürürlüğe girmişti. 583 sayfalık bu defterin bazı sayfalarında (21-23, 102105, 216-223, 241-243, 262-263, 285-287, 313-317, 336-337, 349-353, 389-393, 440449, 530-532) yazı yoktur.
4. Defter-i icmal-i eyalet-i Revan: Aynı eyaletin mufassal defterinin bitirilmesinden kısa bir süre sonra (2.9.1140/13.4.1728 tarihinde) icmal defter de tam şekilde hazırlanmıştı. Sultan III. Ahmed'in tuğrası olan bu icmal defterinin 1593 tarihli icmal defterinden farklı yönü, onun son sayfasında (s. 170) hass-ı hümayun, mir-i miran hassı, zeamet ve timarların, "ma'mur" ve "hali" köylerin sayısının da özet şeklinde eklenmesidir.
Bu defterler Osmanlı dönemi Revan eyaletinin idari taksimatı, demografisi, toponimisi, şehir hayatı, sosyal ve ekonomik hayatın diğer yönlerine açıklık getirir kaynaklardır. Fakat bir tebliğde bütün bu konuları ayrıntıları ile ele almak mümkün olamayacağı için sözünü ettiğimiz konulan özet şeklinde açmayı uygun buluyoruz.
Safeviler döneminde Çukursa'ad beylerbeyiliği olan Revan eyaletinin idari taksimatı hakkında bilgiler çok azdı. "Tazkiratü'l-mülük" da Nahçıvan tümeni, Maku, Zaruzebil, Sederek, Bayezid, Şadilli, Dünbüli, Mearberd hakimliyinden oluşan Çukursa'ad beylerbeyliği, 1590 tarihli mufassal defterde, Revan eyaleti olarak şöyle taksimada anılır:
10 nahiyesi (Revan, Karbi, Karni, Vedi, Aralık, Talin, Ermus (?), Abnik (?), Abaran, Şarabhane) olan Revan livası ve 16 nahiyesi (Mevazi-i Hatun, Dereşam, Dereşahbuz, Bazarçayı, Mülk-i Arslanlu, Karabağ, Şerur, Ağçakale, Ordubad, Azadciran, Şorlut, Derenürgüt, Zar, Zebil, Elince, Sisyan) ve 1 kazası (Nahçıvan) olan Nahçıvan livası.
Bununla beraber 1590 tarihli mufassal defterin fihristinde nahiye olarak geçen birçok bölge defterin içinde kaza olarak yazılmış:
OSMANLI DÖNEMİ REVAN EYALETİ TAPU-TAHRİR DEFTERLERİ: Söylediklerimiz Revan (s. 24), Şerur (s. 162, 165), Ağçakale (s. 180, 182), Talin (s. 244), Aralık (s. 264) bölgelerine aittir.
1603 tarihli "Defter-i sicil-i liva-i Revan"da ise Revan livasının idari taksimatında bazı değişikliklerle karşılaşıyoruz. Yeni nahiyeler arasında Şerur, Elince, Bergüşad, Urut ve Nahçıvan nahiyelerinin adı geçer.
1728 tarihli mufassal defterde ise idari taksimat şöyle idi:
12 nahiyesi (Kırkbulak, Karbi, Dereçiçek, Abaran, Sürmeli, Igdır, Aralık, Sederek, Maku, Şerur, Vedi, Karni) olan Revan livası ve nahiyesi olmayan Şüregel livası.
Görüldüğü gibi, Osmanlı dönemi Revan eyaletinin taksimatında idari bakımından değişiklikler olmuştu. 1603 tarihinde anılan Bergüşad nahiyesi Gence-Karabağ eyaletine bağlanmış, 16. yy'ın sonunda Zengezur ve Bergüşadla beraber nahiye olan Urat nahiyesinin ise 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında hangi eyalete bağlanmasına dair kesin bir bilgimiz yok. Bundan başka idari taksimatta yeni nahiyeler Hınzırek, Gökçe, Mezre'a nahiyeleri yaratılmış, Talin, Ermus (?), Abnik (?), Şarab-hane adlı nahiyeler kaldırılmış, Şerur nahiyesi Nahçıvan livasından çıkartılıp Revan livasına bağlanmıştı. Aynı zamanda şunu da gösterelim ki, 1727 tarihinde Nahçıvan livası için Osmanlılar ayrıca bir mufassal defter tertip etmişlerdi.
16.yy sonunda 1.883 köyü, 62 mezre'ası, 5 çiftliği ve 1 zemini olan Revan eyaletinde 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında bazı idari, arazi, sosyal ve ekonomik değişimler sonucu yerleşim meskenlerinin çeşidinde değişiklikler ortaya çıkar. Köy sayısı 1527'ye düşmüş, mezre'a sayısı 113'e çıkmış, 105 köy "hali" olmuş, 51 kışlak ve 7 yaylak deftere kayıt olunmuştu.
Osmanlı dönemi Revan eyaletinde ziraatın durumuna gelince, bunun komşu Gence-Karabağ, Tiflis eyaletleri, hatta Nahçıvan sancağındaki gibi gelişmiş bir seviyede olmadığını söyleyebiliriz. Gerek 16.yy sonunda, gerekse 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında Revan eyaletinde ekilen hububatın (buğday, arpa, darı, nohut, mercimek, mahlut) çeşidinde hiçbir yenilik olmamıştı. Her iki mufassal deftere göre, Revan eyaletinde üzümcülüğün çok gelişmiş olduğunu görüyoruz. Revan eyaletinde Hıristiyan nüfusun da yaşamasına rağmen, domuzculuk pek yaygın olmamış, Terekeme, Alpaud, Nöker, Bayat taifeleri, Dünbüli, Fermanlu, Kamerlu, Reyhanlu, Pirli, Neçlü, Kuzucu, Kuzugüdenlü cemaatleri şeklinde de yaşayan Türk-Müslüman nüfusun koyunculukla uğraşması çok yaygındı.
Revan eyaletinin adalede idare edilmesi ve istikrarın temin edilmesi için 1593 tarihinde kanunname tertip ediliyor. Bu kanunnamede gerek Müslüman, gerekse Hıristiyan reayadan alınacak vergiler, onların miktarı ve toplanma kaideleri belirlenmişti. Resm-i çift, ispençe, resm-i dönüm, cebe, bennak, mücerred vergilerinin alınması kaidelerinin, Sultan I. Süleyman Kanuni dönemi kaidelerinden farklı yönü yoktu11. Resm-i ağnam (2 koyuna 1 akçe), resm-i asiyab (çalışanlar için ayda 5 akçe), resm-i ağıl (her sürüden kışlama için 1 koyun), deştibani (her haneden maktu olarak alınması yasak olunmuş bu vergi davar sahibinden 5 akçe cerime olarak kayd olunmuştu), üşr-i asel (iyi kovandan 2 akçe, orta hallisinden 1 akçe), resm-i arusane (kız için 60 akçe, dul için 30 akçe), adam öldürenlerin cezasının verilmesi, zina edenlerin cerimesinin alınması ile ilgili kaideler de açıklanmıştı12. Ayrıca ihtisab ("eksük satılan nesneden dirhem başına bir akçe cerime alınub..."), asesiyye ("ehl-i muamele dükkanlarından her ayda 2 akçe, ehl-i hıref dükkanlarından 1 akçe alına..."), bac-i bazar-i gaile ("buğday ve arpa şehire gelüb satılsa her müd'de buçuk kile alına. Sair hububat dahi böyledir. Un gelüb satılsa her yük altı kile olduğu takdirce satandan yükde iki akçe alma...") için kanunnamede özel bir fasıl ayrılmıştı.
Revan eyaled şehir çarşılarında satılacak mal ve eşya için bac rüsumların alınmasının yoluna koyulmasına da fikir verilmişti. Satılmış çeşidi kumaş ve emtianın gelirinden % 2 (100 akçede 2 akçe) rüsum alınırmış. Eğer bu mallar ubur edilecekse, at yükünden ikişer akçe, deve yükünden ise 4 akçe alınmalıymış. Satılmak için getirilmiş bal, yağ, yaş ve kuru meyve, basdırma, pirincin her nügisinden 2 akçe, kapanda vezn olunursa, at tayından 1 akçe, deve tayından 2 akçe alınmalıymış. Diğer satılacak mallar için gerek alan, gerekse satandan rüsum alınırmış. Örneğin, esir satıldığı halde alan da, satan da dörder akçe, at, katır, camus ve kara sığır satıldığı halde aynı şekilde her iki taraf ikişer akçe vermeliymişler16.
Alınması kaideleri bu tür titizlikle açıklanmış vergi, rüsum ve haclardan temin edilen gelir eyaletteki dirlikler arasında paylaşılmıştı. lö.yy'ın sonunda Revan eyaletinde 254 zeamet ve 1.013 timar var idiyse17,18.yy'ın 20-30'lu yıllarında zeametlerin sayısı 16'ya, timarların sayısı ise 505'e düşmüştü. Aslında bu tür değişim timar ve zeametlere bağlanan köylerin sayısının artması ile değil, tam aksine; 16.yy sonunda olduğu gibi, örneğin, dinarların gelirinin 1.500-3.000 akçe arasında olduğunu görmekteyiz. Bu ise timarların kılıç halinde bulunmasını göstermektedir. 16.yy sonunda timar ve zeametlere bağlı olan köylerin birçoğu 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında hass-i hümayuna bağlanmışlardı. Örnek olarak gösterelim ki, 16.yy sonunda hass-i hümayuna bağlı 23 köy vardıysa, 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında 708 köy, 33 mezre'a, 8 yaylak ve 2 kışlak geliri hass-i hümayuna dahil edilmişti.
Hass-i hümayuna bağlanan gelir kaynaklarının coğrafyası da genişlemişti:
1593 tarihinde 10 nahiyeden gelir temin eden hass-i hümayunun 1728 tarihli icmal defterine göre, gelir kaynağı 15 nahiyeye yayılmıştı.
Dirliklerin gelir kaynağına gelince, 16.yy sonunda timar ve zeametlerin gelirini hasslarda olduğu gibi öşür ve resimler oluşturmuş idiyse, 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında timar ve zeametlerin kaynağında esaslı bir değişim olmamasına karşılık, hassların kaynağına geniş ölçüde mukataalar da eklenmişti. Bu gelir kaynağı bu dönemde o kadar etkili idi ki, Revan eyaletindeki hass-i hümayunun tüm gelirinin (9.013.799 akçe) % 23,7 (2.130.000 akçe) şemhane, boyahane, sabunhane, debbağhane, ka-sabhane, gümrük vb. mukataaların geliri teşkil ederdi. Böyle olduğu halde, gelirleri düşük olan timar ve zeamet sahipleri gelirleri karşılığında üzerlerine düşen vazifeyi yapmaktan vazgeçmeğe çalışırlardı. Örneğin, 23.12.1003 (29.8.1595) tarihli Şirvan beylerbeyisine yazılmış hükümde, Revan eyaletinin 2 bin kadar timar ve zeamet sahipleri, "üç seneye değin muhafazaya (Demirkapuya-H.M.K.) ferman olunup, lakin muhafaza-i mazbura varmamak içün her biri bir tarikle emr-i şerif ihraç etmişlerdir", diye yazılmıştı. Demirkapuya gitmek için iki ay zaman verilmişti; bu süre bittikten sonra, yoklama yapılıp, "mevcud bulunmayanların timarların mustahıklı olup ol canibde hizmet edenlere arz olunmak emr edüp...", buyurulmuştu.
Osmanlı idaresinin özelliği olan, Osmanlı öncesi kaidelerinin bozulmaması prensibi, Revan eyaletinde de ortaya çıkar, vergiden serbest ve "ehl-i ilm" olanlara, Osmanlılara "yoldaşlık ve yararlık" gösterenlere, ünlü şeyhlere, seyyidlere ve onların evladlarına vakıf işleri ile uğraşanlara imtiyazların verilmesi (genel olarak, vergilerin maktu şeklinde alınması), muaf olanları vergi vermekten serbest bırakılmaları 1590 tarihli mufassal defterde yer almıştı.
Tekalif-i örfiyyenin maktu şeklinde alınması gelişigüzel şekilde değil, beylerbeyi ve kadı tarafından yazılmış mektuptaki esaslandırmaya dayanarak yapılırdı. Örneğin, Nahçıvan şehri ahalisinin ziraatına suyun yetersizliği ve vergilerin maktu şeklinde alınması ricası Erzurum beylerbeyisi Hasan Paşa ve Nahçıvan kadısı Mevlana Cenneti'nin mektubunda şöyle açıklanmıştı:
"... şehre cari olan su ancak bağlarına vefa eder. Ekinleri suya muhtaçtır. Yağmur olmadığı senelerde ziraatleri olmaz mahsullerinin "haraç için vefa etmediğini gösterene mektubun yazarları, "Ak-koyunlu padişahlarından berü şehir halkının ziraatlerinden öşr alınageldiği üzere ziraatlerinden uşr ve bağları hakk-ı kararı üzere maktu kayd... " olunmasını rica ederler. Maktu şeklinde vergi ilim adamlarından da alınırmış.
Bunun üzerine olan emirler genellikle şu şekilde biterdi:
"...bu makule ülema ve sülehanın tasarrufunda olan yerleri maktu kayd olunmak babında varid olan emr-i ali muce-bince..".
Vergiden serbest bırakılanlar genellikle şeyh ve seyyid evladlan olmuştu. "Selatin-i bayındıriyye ve Kızılbaşdan" ve "selatin-i selefden" muaflıkları hakkında olan temessüklere dayanan Osmanlılar şeyh ve seyyid evladlarmı tekalif-i örfıyyeden muaf tutmuşlardı. Bunlardan bir grubu Şeyh Yusuf (ibn Kuseyr ?- H.M.K.)'un defn olunduğu Nahçıvan nahiyesi Yollu köyünde oturan ulema, süleha ve fakir evladla-rına "selaün-i bayındıriyye ve kızılbaşdan ellerinde muafnameleri olmağın temes-sükleri mucebince muaf olmaları... " kabul olunmuştu. Yine aynı nahiyenin köyünde oturan 4 seyyid de "selaün-i selefden" aldıkları temessüklere esasen tekalif-i örfıyyeden muaf tutulmuşlardı.
Revan eyaletinde 16.yy sonunda vakıfların tesisi ve şardarının Osmanlılar döneminde deftere kayd olunması da olmuştu. 18.yy'ın 20-30'lu yıllarında ise böyle faaliyetle karşılaşmıyoruz. Vakıf tesisi bu dönemde sadece Nahçıvan sancağında olmuştu. 1593 tarihli mufassal deftere göre, Osmanlılar, onlardan önce olmuş bütün vakıfların şardarını kabul edip, deftere kayd etmişlerdi. Nahçıvan kadısı Mevlana Süleyman Nahçıvan civarındaki 2 kıt'a üzüm bağlarının 5 akçe yıllık vergisini sahib-i arza verdikten sonra, geri kalan gelirin Nahçıvan'da, cami-i kebirde yaptırdığı iczahanenin ve yine Nahçıvan'daki Şeyh Emineddin mescidinin "mesarifıne sarf olunmak üzere vakf eyledüğü ber muceb-i vakfiyye kayd-i defter" olunduğu mufassal defterde yazılıdır. Bidis hakimi Şeref Han'ın ve Maku Sancakbeyi Evez Bey'in yazdıkları mektuba dayanarak "kızılbaşla muharebe ve mukatele" eden, Osmanlılara "yoldaşlık ve yararlık" gösteren, Nahçıvan ayanından ve Emir Ziya ül-Mülk'ün evladından olan Mevlana Muhammed'in, Nahçıvan nahiyesinin Cehri, Kıvrak köyleri ve Nürgüt mezre'asının onun vakfı olduğu hakkında "elinde selatin-i maziden temessükleri" olduğu için adı geçen köyler ve mezre'a evlad vakfı olarak deftere kayd edilmişti. Karabağ nahiyesindeki Acısu çiftliği de cami-i şerifin vakfı olduğu hakkında 1593 tarihli mufassal defterde bilgi verilmişti. Vakfın şartlarına göre, bir kimse bu çifdiği ziraat edecek olursa, "resm- ve gayrisine cami-i mezburda imam, hatib ve müezzin olanlar beratları mucibince vazifelerine göre mutasarrıf olmak üzere ber mucibi vakfiyye kayd-i defter" olunduğu yazılıdır. Veya Ordubad kadısının vakfını ele alalım. Hüccet-i şeriyyeye göre, Kadı Bagi Efendi vergisini maktu olarak sahib-i arza verdikten sonra, gelirinin geri kalan kısmını büsbütün "Nahçıvan'da cami-i kebirde hergün Kuran-i azimden ba'zı cüz-i şerif telavet edenlere ve Nahçıvan'da vaki Şeyh Emineddin Mescidi'nin mesarifine sarf olunmak üzere vakf eyledüğü kayd-i defter" olunduğu mufassal deftere yazılıdır.
Osmanlı idaresinin Revan eyaleti şehirlerinin, özellikle Revan, Nahçıvan ve Ordubad'ın şehir hayatına bir canlılık getirdiği hissedilmektedir. Tahrip olunmuş şehirlerin ma'mur hale getirilmesi, savaş sonrası Osmanlı idaresinde esas yer tutuyordu. 1593 tarihli kanunname, ticari hayatın canlandırılması ve nizamlandırılması, vakıfların geniş ölçüde yaygın oluşu, cami ve mescidlerin, kale duvarlarının inşaatı vb. işler şehir hayatına yeni bir ruh getiriyordu.
Tapu-Tahrir Defterleri Revan eyaleti şehirlerinin demografik durumu, topografisi, mimari abideleri vb. hakkında geniş ve bize belli olmayan bilgiler vermektedirler. 16.yy sonunda bütün eyaletin nüfusu, her aile 5 kişi olmak üzere 43.780 idi. Bunun da % 10,9'nu şehir nüfusu teşkil etmişti. Şehir nüfusu içinde % 42,1 Revan şehrinin, % 29,3 Nahçıvan şehrinin, % 28,6 ise Ordubad şehrinin payına düşüyordu.
18.yy'ın 20-30'lu yıllarında Revan eyaletinin nüfusunun sayısı, Nahçıvan sancağı da dahil, 103.694 olmuştu. 16.yy sonlarına kıyasla iki defadan fazla artmış, eyalet nüfusunun % 9'nu şehir nüfusu teşkil etmişti. Bunun da % 3,3 Revan şehrinin, % 2 Ordubad şehrinin ve % 0,6 Nahçıvan şehrinin payına düşüyordu. Şehir nüfusu sayısında azalma sadece Nahçıvan şehrinde görülmektedir. Revan ve Ordubad şehirlerinin nüfusunun 1593 tarihine kıyasta artmasına rağmen, kırsal kesimde nüfusun artması 1639-1723 tarihlerinde Osmanlılarla Safeviler arasında barışın olması ve ziraat için uygun koşulların yaranması ile de açıklamak mümkündür.
Şehir topografisine gelince, 1593 ve 1728 tarihlerindeki durum arasında epeyce fark vardı. 1593 tarihinde Revan şehri 6 mahalleli (Mardiros, Mezere/?/, Küçük Kayık, Iyali, Börkçü Ohan, Dereköy), Nahçıvan şehri 11 mahalleli (Kadı-i Cihan/Hoca Mirihan, Seyyid Hüseyin, Molla Ahmed, Mirzabey/Mahalle-i Cami, Şahab, Künbed/Nur-i Kemanlar, Bala, Hocabey, Huzemerk, Tizhiran, Kale, Ma-halle-i Gebran), Ordubad şehri ise 5 mahalleli (Mingis, Kürdetal/Meydan, Anba-ras, Serşeher, Müslimlerle gayri Müslimlerin beraber oturdukları mahalle-i era-mine) şehirler idiler. 1728 tarihli mufassal deftere göre, Revan şehrinde 4 (Köhne Şehir, Timurbulak, Derekendi, Depebaşı), Nahçıvan şehrinde 2 (Yukarı ve Aşağı), Ordubad şehrinde ise 4 (Anbaras, Serşeher, İçterenge, Mingis) mahalle kalmıştı. Şehir mahallelerinin azalması, nüfusunun göç etmesi ile değil, onların birleşmesi sonucu yeni bir ad almaları ile de açıklanabilir.
1593 ve 1728 tarihli mufassal defterler, Revan eyaleti şehirlerindeki dini abideler hakkında da bilgi veriyorlar. 1593 tarihinde Nahçıvan şehrinde 3 cami ve 7 mescid (Cami-i Kızıl Arslan, Cami-i Mehmed Kethüda, Cami-i Şerif, Mescid-i Ağa, Mescid-i Hoca Halil, Mescid-i Keçeci, Mescid-i Mahalle-i Ahmed, Mescid-i Sultan Mahmud, Mescid-i Ismayılan, Mescid-i Hacı Sani, Mescid-i Basri, Mescid-i Şeyh Emineddin, Mescid-i Etmelik, 17.yy ortalarında ise Evliya Çelebi'ye göre burada 70 cami 40 mescid, 18. yy'ın 20-30'lu yıllarında Sultan Murad Camisi, Hazret Paşa Camisi, Ordubad şehrinde ise Sultan Murad Camisi varmış.
Tanıttığımız Osmanlı Tapu-Tahrir Defterlerinin verdiği bilgileri, Safevi dönemine ait kaynakların olmamasından dolayı, Osmanlı öncesi bilgilerle karşılaştırmalı şekilde inceleyemiyoruz. Fakat Revan eyaleti ile ilgili BOA'da daha üç Tapu-Tahrir Defterinin ve yüzlerce belgenin olması, bize bir zamanlar Osmanlı dönemi Revan eyaletinin durumu hakkında özel bir araştırma ümidini vermektedir.
Kaynakça
Kitap: XII. TÜRK TARİH KONGRESİ
Yazar: TÜRK TARİH KURUMU
Turkman Copur- Genelkurmay Başkanı
- Mesajlar: 12882
- Kayıt: 29 Eki 2010, 17:26